![]() |
ŞİİRLER |
SARIŞINIM
Sen oturmuşun Yine o kaldırım taşına Bende oturdum Seni seyrediyorum Sarışınım Elimde çekirdek Çekirdek yiyorum işte Ne yapayım be Sarışınım Çekirdek yemek bahane Önemli olan orda oturabilmek Ve seni seyretmek be Sarışınım Dayanamıyorum be Sarışınım Hergün seni görsemde Yinede sana doyamıyorum Sarışınım Sen beni sevmediğin halde Hiç bir zaman sevmeyeceğin gibi Yinede sana Sarışınım sana doyamıyorum Benim şu kalbim varya Işte orda kalacaksın Ne zamana kadar bilmem Gel kalbime sor Her şeye o karar veriyor Yine her zamankigibi Seviyor seni ilk gün gibi SARIŞINIM Akşam oldu Etrafı bir karanlık kapladı Ben ise gökyüzünü seyrediyorum Sensiz göz yaşlarımla Ay a bakıyorum Ay gülümsüyor Yavaştan ay dolunay oluyor Gökyüzünde bulut yok Masmavi bir boşluk Evet Sarışınım Ben seni böyle bir akşamda Delicesine sevmiştim be Sarışınım Sen ise hiç sevmemişin Şimdi kökyüzünü seyrediyorum Ay a bakıyorum ayla konuşuyorum Gökyüzünün o sonsuz Karanlık maviliğinde Umutsuzluğa kulaç atıyorum Ne yapayım be Sarışınım O sonsuz mavilikte Her kulaç atışta boğuluyorum Sensiz tek başıma Ay a elimi uzaltıyorum Boğulmaktan ay kurtarıyor beni Sen ise benim çaresizce çırpınışımı Seyrediyorsun gözünü kırpmadan Bir yardım elini uzaltmıyorsun be Sarışınım Benim o sonsuz dalgalarda Her batışımda Sen bana bakmakla yetiniyorsun Neden be Sarışınım neden Beni kurtar be Sarışınım Şu karanlık gecelerde Gökyüzünün o sonsuz maviliğinde Sensizliğe kulaç atmaktan Ve her kulaç atışımda boğulmaktan Kurtar be Sarışınım kurtar |
SARIŞINIM
Ben senin gözlerini sevdim Güneşten daha parlak olan O sarı saçlarını sevdim Ben seni hiç sevmedim Sarışınım Ben senin o bakışlarını Her zaman ilk gün gibi Bana bakmanı sevdim Ben seni hiç sevmedim Sarışınım Ben senin ruhunu sevdim Ben senin bedenini sevdim Ben senin kalbini sevdim Ben seni hiç sevmedim Sarışınım Ben senin beni öldürmeni sevdim Ben senin beni sevmeyişini sevdim Ben senin hiç bir erkeğe bakmayışını sevdim Ben seni hiç sevmedim Sarışınım Ben senin bana nefretle bakışını Ve her bakışta beni öldürmeni sevdim Ben seni ilk bakışta sevdiğim için sevdim Ben seni hiç sevmedim Sarışınım Senin bana canıma can veren O masum ve hırçın bakışlarını sevdim Ben senin beni sevmediğin halde Hiç bana bakmayışını sevdim Ben seni hiç sevmedim Sarışınım Ben seni bu dünya döndükçe Kıyamet kopmadıkçada sevmedim Ben seni sevmek içinde sevmedim Ben seni hiç sevmedim Sarışınım Ben seni ben isteseydim Zaten sevmezdim be Sarışınım Kim isteyerek acı çekerki Ben seni ebediyyen Yüreğim bir kor gibi yanarak Kalbimle sevdim be Sarışınım Ben seni hiç sevmedim Sarışınım Ben seni Sarışınım Beni seveceksin diyede sevmedim Ben seni sevdiğim için Şu kalbim sev dediği için Yüreğim emrettiği için sevdim Ben seni hiç sevmedim Sarışınım |
KÜÇÜĞÜM Ben şimdiye kadar Hiç kimseye küçüğüm demedim Senin kadar hiç kimseyi sevmedim Ne kadar sana sinirlensemde Seni yinede sevdim be kiçüğüm Sen benim dediğimi Hiç yapmasanda be küçüğüm Her daim beni atlatsanda Seni yinede sevdim be kiçüğüm Her zaman Şu kahpe dünyanın Tarafındada olsan Beni her gün öldürsende Seni yinede sevdim be kiçüğüm Sen daha iyi bilirsin Bu kaçıncı şiir olduğunu Benim ne demek istediğimi Sen iyi anlarsın be küçüğüm Yine bağırıyorum küçüğüm Ne zaman geleceksin Geç olmadan gel be küçüğüm Gel artık gel küçüğüm Benim bedenim toprak olmdan Şu kahpe dünya kazanmadan Kıyamet kopmdan Gel be küçüğüm gel artık Eğerki benim vücudum Toprak olduktan sonra Benim mezarıma gelipte O mezarımın üzerinde biten O ölümsüz sevgi dolu çiçeklere Bir damla su verirsen küçüğüm San o zaman düşman olurum Ben öldükten sonra Mezarımın üzerindeki O çiçekleri sulama Mezarımın uzağından bile geçme Gelme istemem gelme Gelme be küçüğüm Ben ölünce gelirsen gelme Şimdi geleceksen gel Yoksa ebediyyen konuşma Ağzını kapalı tut Anladınmı be küçüğüm anladınmı
|
|
|
|
|
SARIŞINIM Kim sever söyle Sarışınım Benim kadar seni kim sever Kimse sevemez be Sarışınım Kadir kadar kimse seni sevemez Kim senin için canını verir Kim senin her hatanı Yüreğine gömer be Sarışınım Kadir kadar kimse seni sevemez Kim karşılıksız bir aşk için Yanar tutuşur kalbi Kim Sarışınım senin için yüreksiz gezer Kim sen sevmediğin halde Seni deli gibi sevdi Kadir kadar kimse seni sevemez Arama uzak diyarlarda Senin karşında duruyor sevenin Arama başka erkekleri Sarışınım Kadir kadar kimse seni sevemez Kim sana güneşi eline alıp Yıldızları gökyüzünden toplayıp Başına kim taç yaptı Kadir kadar kimse seni sevemez Yürekten ,kalbinden benim kadar Kimse sevemez Sarışınım Benim kaybedecek hiç bir şeyim yok Çünkü ben seni beni sevmediğin halde sevdim Anladınmı Sarışınım Aldanma senin sevdiklerine Aldanma Sarışınım anladınmı |
|
|
|
HERSEY BIR ANDA Hersey bir anda oldu, Yagmur bir anda, Günes bir anda, Sen bir anda, Sevgi bir anda. Sevdim seni, Bilemeyecegin kadar cok. Sevdim seni, Aklinin alamayacagi kadar cok. Sevdim seni, Hayal edebileceginden cok. Hayallerimiz vardi ucuk, kacik. Hayallerimiz mi ucuk kacikti, yoksa biz mi? Biz mi hataliydik, yoksa onlar mi? Onlar ki anlamadilar seni. Bilmediler beni, Seni nasil sevdigimi... Birini uzaktan bana benzettigin oldu mu hic? Ya kalbin yerinden firlayacakmis gibi carpti mi o an? Beni gorebilmek icin yollarini degistirdin mi hic? Benim olabilecegim yerlere baktin mi? Beraber gittigimiz yerlere gittiginde Anilar canlandi mi kafanda? Elele dolastigimiz sokaklarda yururken icini garip bir huzun kapladi mi hic? Konusmak icin cabaladigin oldu mu? Gururunun esiri oldun mu hic? Beni hala sevdigini dusundugun oldu mu? Bana donmeyi dusundun mu hic? iste yasadiklarimdir bunlar Sen yaptin mi bunlari bilemem Ama hergun yaptigimdir bunlar... |
SENSİZLİK Güneş sensiz doğuyor yine Sensiz yakıyor ellerimi. Ellerim boş, Ellerin uzak. Gözlerim her an seni arıyor. Sensiz Ankara'da Gözlerim ıslak, Gözlerin uzak. Seni düşünüyorum, Gecenin kör karanlığında. Düşünceler tuzak, Sen bana uzak. Ve hayaller, Simdi dört bir yanımda. Yarın bize hayal, Yarın bize uzak. Yanımda olmasan da, Ellerin, saçlarımda dolaşan rüzgar. Yanımda olmasan da, Gözlerin, gözlerimi alan güneş. Yanımda olmasan da, Sesin, kulaklarımda bir fısıltı. Ama kokun. Kokunu unutmak üzereyim. Hadi gel artık inan yetti bu ayrılık. |
MEVSIMLERI ASKIMIZIN
|
|
UNUTMA! seni unutmam unutamam unutmak da istemem unutmak hatalari tekrarlamaktir... seni unutursam ayni hatalar calar kapimi sonra... sonra yine hayal kirikliklari sonra yine uzuntuler sonra yine ayriliklar dayanmaz bu yuregim dayanmaz bir daha seni unutmam unutamam unutmak da istemem unutmak hatalari tekrarlamaktir... seni unutursam ayni hatalar calar kapimi senden istegim sen de beni unutma... sen de ayni hatalari yapma... unutma... beni unutma.. benim seni unutmadigim gibi
|
|
SUÇLUYUM Seni sevmek..Evet haklısın,kötü kızım. Suçluyum seni sevdiğim için Gece gündüz benim olman için ettiğim dualar Bir gecede olsa,rüyama girmen için Dilek ağacına bağladığım umutlar Döktüğüm gözyaşları sana olduğu için suçluyum ben...Hep terkedildiğim için İstenmesemde senden kopamadığım. Her türlü sözlere maruz kaldığım Ve sana güvendiğim için suçluyum ben... Doğru..zaten sen hep doğruyu söylersin Bir çocuk ne anlar sevmekten? Ne anlarki sevgi uğruna ölmekten Ne anlar yaşam nedir,dünya ne? Herşey tozpembedir onun gözünde Hep umut vardır o küçük yüreğinde... Karanlıkta aydınlık hisseder Olmayacak sevdaya olur der.. Ben de çocuğum ve cezalıyım... cezam sevilmemek Tek suçum ise seni sevmek....
|
|
Bende
bulduğun benim de aradığımdı sarmaşıp inceldiğimiz
o nokta hadi tut elimden gezdir sokaklarını ansızın
yakalanan sağnağıma akşam kendini karartırken
geliyorsun komşular kimbilir ne diyor günü soyunup
beni giyiniyorsun parmakların ışıkları dinlendiriyor
gök yüzünü çevir bana gezinsin tutkunun alevden dili
uçarken çıkardığın o ses var ya bütün sözcüklerin özeti
gibi tanrı bu geceyi korusun
|
|
|
||
|
|
ÖZLEDİĞİM BİR ŞEY VAR Özlediğim bir şey var Hasreti yüreğimde tutuşan. Bebelerin gülmesi ve yaşlı köy kadınlarının ninnisi gibi Özlediğim bir şey var, ılık rüzgarların ensemde dolaşıpGöğsüme tırmanması gibi... Dağların doruğunda sevda türküleri Yar koynunda düş kurmak gibi...Şiir gibi... Özlediğim bir şey var...
|
SEVGİ BAĞLARI Sevilmeli insan, hem de kusurlariyla sevilmeli. Zaten onu güzellestiren birazda kusurlari degil mi? Neye yarardi insanlarin tam mükemmel oldugu dünya. Sikintisi çekilirmiydi onun, hiç kötülüklerin bilinmedigi yerde iyilikler nasil bilinir ki? Kusur olmayan çirkinlik bulunmayan ortamda mükemmelin, güzelin ne kiymeti olur? Zitlarin bayrami degilmi burasi? Ve zitlarin çocugu degil mi insan? Sevgi baglari ile simsiki baglamaliyiz kendimizi insana kusurlari sefkat perdesi ile örtmeliyiz daima. Kusurlu insana sefkat beslemeliyiz, acimaliyiz, sevgi örtümüzle kusatmaliyiz onun her yanini, kusurlari ile basbasa birakmamaliyiz onu. sa kabul görür, iltifat görür bu davranis. Iyiliklerden hiçbirini, velev çok küçük de olsa küçük görmek dogru degildir asla. Severler inanalar birbirlerini, sevmeliler birbirlerini. Baglanmalilar ayni vücudun azalari gibi birbirlerine. Birinin derdi hepsinin olmali, sevinçler yansimali birbirinin sevinciyle hepsinin içine . Temizler temizlere yanasir, pisler pislere yanasir, herkes kendisi gibi olanla kaynasir daima. Inananlar da öyle. Bu cazibe biraraya getirir kardes yapar insanlari Sevgi delil ister elbet, sevdiginden bitip tükenmeyi gerektirir. Onun için belasi çoktur sevgi yolunun. Onlari asmadan sevgiye ulasmak imkansizdir. Sevgilinin kim olduguna bagli yolun zorlugu. O’nu sevmek ayri bir paye; fakat onun tarafindan sevilmek daha baska bir mazhariyet. Ama ölçü su; Sen onu ne kadar seviyorsan, Ondan o kadar karsilik görürsün. O’nun senin kalbindeki yeri ne kadarsa, sende onun katinda o kadar yere sahipsin. Evrensellestirmek istiyoruz biz sevgiyi. Sevgi atmosferi sarsin bütün ülkeleri. Insanlarin içi sevgiyle dolsun birbirlerine. O zaman güzel düsünenin güzel gördügünü görecegiz biz de. Lezzet alacagiz yasadigimiz hayattan. Kusur görmeyecek o zaman gözlerimiz. Bosluklari bakislarimiz dolduracak sürekli. Seytan hissesinin ne kadar büyük oldugunu anlayacagiz islenen kötülüklerde, günahlarda. Hisse hisse pay edecegiz islenen suçlari. Nefis,Seytan,Zaaf, Toplum, Aile, Çevre suçlulari arasinda çok az bir hisse kalacak o zaman suçluya. Affedilebilir oldugunu görecegiz o küçük hissenin. Affedecegiz o zaman canimiza kast edenleri bile. Can verecegiz onlara sevgimizle.
|
|
|
|
Seninle
o günden sonra Yazmak seni! Yazmak istiyorum Senden habersiz kaldığım Çaresizlik ne demek anladığım O yaslı günlerden sonra Yaşadıklarımızın tümüne değil Yalnızca bir saniyesine Yüzlerce sayfalık açıklama yapmak Anlatmak seni! Anlatmak istiyorum Seni sana seni kendime Seni özlemlerde duyurmak Duyurmak istiyorum! Bir bakışına dünya varolalı
Sensiz geçen bir saniyem dahi |
Seni
arıyorum kavgalarımda Açılmış bir sigara paketim var Birde başlanmamış bir köşede kavgalarıma hazır Sabaha daha çok var Erken yatmak gerek artık Bir uyuyabilsem Seni göreceğimi bir bilsem Kutu kutu haplar içerdim Uyumak pahasına kanlı kavgalar arasında Yine özledim
ulan merhametsiz |
İsyanla
dolu haykırışlarım Ve avuçlar dolusu kan Görmek istersen son kez ölüme gel Ne acılar çekmiş olduğumu göreceksin Gözlerime ilk baktığın anda Ki gözlerim açık gitmiştir sana Ben isyanlarımı halka halka Sen değil güzelim sen değil Bende yardım edemem kendime Ben seni seven kalbime kızmışım Görmek istersen eğer son kez Dokunmak istersen cenazeme gel Ne bir çiçek ne başka bir şey İnan düşünmeni bile isteyemem Ben seni seven kalbime kızmışım Yayını germiş kinlerim Ya bir köşede üst baş yırtık Alkollü yazacaklar otopsi raporuma Kurşunmu dersin bıçakmı bilmem Belki öldüğümden bile haberin olmayacak Kahretsin Ben sana değil Seni seven kalbime kızmışım |
Sevdadan
yana yoksul kalmış gözlerimde Ay doğmak üzere birazdan Acı dem vurmuş akşamın erken saatlerinde Sen yoksun... Dost diye aradım birilerini Yalnızım bilsen nasıl üşümüşüm Hiçbiriniz yoksunuz hiçbiriniz yok Aylardan sonbahar Kederime hederler kattım Yeşilden eser yok kupkuru her yer Dişlerimi yine bu akşam Bir başka sıktım yalnızlıktan Sen yoksun... Hangi nehir hangi su ve hangi sel Sürüklüyor beni böyle acılar deryasına Havada ay doğmak üzere Bir meçhul yolculuk benimle Sevdadan yana korkusuz yüreğim Gidiyorum acılarda dem vurmaya İçimde isyan içimde heder Dedim ya Sen yoksun... Yalnızım bilsen nasıl üşümüşüm |
Kanımsın
Beynimden ayaklarıma kadar Döşenmişsin sen içime Ve o dönüşsüz Tarihten bu yana Senin için açılıpkapanıyor Kalbimin kapakçıkları Yaşıyorsun ve yaşatıyorsun sen Damarlarım sana atıyor Boynumda sana tutsaklığım Çözülmez zincirlerle Ve Bileğimde sensizliğin kilitlediği Anahtarsız kelepçelerinde Burnumda hasretini Ağzımdan nefesini soluyorum Burnumdan geldi sensiz içtiğim sular Veremli sevdanın kanıydı ağzımdan boşalan Gözlerim. Ya denizin ufukla son bulan noktasında Ya da yolların tükendiği Perspektifte dalgın "Sen çıkıp geleceksin Tatlı bir gülümseyişle Ellerini sallayacaksın limana yanaşan Vapurdan" Ümidiyle ah o bekleyiş!... Gözlerimden yağan yağmurlar Hangi bulutlar ayrılır bilirmisin? Ağzımdan odama çöken dumanlar Hangi yerin yurdun sisi bilirmisin? Kalbimde durmak bilmeyen o tütüş Bilirmisin buğulanışımın ifadesini Deliliklerim bir yana Geceleyin bir korku basar ince yüreğime Çatlarcasına seni arzuladığım Vakitlerde. İçimde tek bir şeyin Eksik olduğunu duyumsarım: Sıcaklığın... |
Şimdi
ölmeli Tam sevebilmişken sevilmişken Ölmeli. Doruğa çıkmış ihtirasları Yolda bırakmalı Hüznü aldatmanın sırasıdır. Ölmek zamanıdır gün batımı. Veya seher vakti Ölmeli. Ayrılık kanatmadan yüreğimi Hasret donatmadan bedeni Yaşayanlara inat Ölmeli. Daracık bir odada şiir yazarken Sigara içerken Kahve yudumlarken. Ölmeli Bir kez. Yaşları bölmeli O bilinmezlik yolculuğu Kapanmadan tüm kapılar Çökmeden karanlıklar ufkuma Ayrılıktan bahseden satırlar yazılmadan Ölmeli... |
Sabah
ile gece kovalıyor birbirini Sabah ile gece arasında bir alacakaranlığım Işıklar söndükçe gece sokaklarda Yalnızlığım katlanır beklemek işkencesidir. Ve seni beklemek uykusuz ,sessiz. Ve betonlar arasında çıldırırcasına Gözlerin,dilin işkencesidir seni beklemek. Sanrılarla yaşıyorum senin yerine Sanrılarla söyleşiyorum Sanrılarla ısınıyorum Sanrılarla öpüşüyorum Sanrılarla yatıyorum Sanrılar gözlerimde Gözlerim onlarda Sanrılar ki yaprak hışıltılarında saklar sesini Sanrılar ki telefona bürünür çalar kulağımda Sanrılar ki yoldan sokaktan geçenin ayak sesleri Sanrılar ki her çevirişimde gözlerimi kapıya, pencereye Seni getirirler bana bütün bir gece Adınsa taht kurdu dilimde, inmiyor. Kaç gecedim sayıklarım duyan olmaz sesimi. İlaçtı hayalin çatlamış gözlerime Pervasız uçup gitti, rüzgarla dağılan bir sis gibi Ağır adımlarla yürüyorum bir köşeden ötekine Vakit; yıldızlar uykuda Ay uykuda Baykuş uykuda Gece uykuda, gündüz uykuda Güneş uykuda. Vakit; Bilinmezliğin dolup taştığı bir rüya Vakit; Adımlarımla bozulan sessizliğin Beni ve bütün geçmişimi sorguladığı an Vakit; Sonsuz bekleyiş... |
Saat
iki Gecenin bir yarısı Bazen uyku ağırlığında Bazen çılgın bir deli Gibi rüzgarlar Ateş böcekleri, yıldızlar. Saat iki Seni düşünürcesine yıldızlar Seni yaşarcasına rüzgarlar Ve sen Aklıma geldikçe Zaman durur ve geçmez saat ikiler üçler Seviştikçe bütün saatlerle Her saat bir an olur Her an bir ihanet sana Durulanmış bir kaç hayal Ve gözümde tüten bir iki hatıra sen... Bilsen bu kaçıncı gece Kaçıncı saat Bu kaçıncı hayal boğum boğum tüten Bilsen bu kaçıncı ihanet sana ve bütün senlere Saat iki Uykumu bölen bir kabus Gibi gir koynuma. Ve yıldızlar ve rüzgarlar Ve geceler ve saatler ve zaman Yenik düşsün karanlığın başucunda. Bitmesin Ne bedenimde alev alev yangınlar Ne karanlığın ürperişleri titreyişleri Ne de koyu gözlerinin Dudaklarımdaki devinimi. Bitmesin ıslak dudaklarımda Bitmesin gözlerinin başucunda Saat gecenin bir yarısı iki Ve dönmek anıdır başlangıca Bir kısır döngüyü yaşarcasına Seninle... |
Düşünceler
O hep beynimi tırmalayan Bazı geceler Yalnızlık değil ne korku ne sevgi Nede acı değil Beni böyle kahreden Bazı geceler Konuşmak zor geliyor Terliyorum Anlatamıyorum uzadıkça sözlerim Ve hiç bir şey anlamadan Küfrediyorum hayasız Bazı geceler Alıp beni uzak Çok uzak yerlere götürüyor tarifini yapamadığım bir hayal Bir resim, alt yazılı film Anlamıyorum, anlayamıyorum Ne zaman bitecek bu Sebepsiz ceza Cezası süresi bilinmez eza Türkçemi kelimelerle zorluoyrum Birtek şey anlatmak istediğim aslında Olmuyor yapamıyorum anlatamıyorum... |
|
|
||
|
|
AŞK
VE ÇİLELER Mona Roza siyah güller ak güller Geyvenin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak Mona Roza siyah güller ak güller Ulur aya karşı kirli çakallar Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa Mona Roza bugün bende bir hal var Yağmur iğri iğri düşer toprağa Ulur aya karşı kirli çakallar Açma pencereni perdeleri çek Mona Roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Roza ben bir deliyim Açma pencereni perdeleri çek Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Bende çıkar güneş aydınlığına Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi Seni hatırlatır her zaman bana Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Bir mumun ardında bekleyen rüzgar Işıksız ruhumu sallar da durur Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ellerin ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Ellerinden belli olur bir kadın Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin ellerin ve parmakların Zaman ne çabuk geçiyor Roza Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar Zaman ne çabuk geçiyor Roza Akşamları gelir incir kuşları Konarlar bahçenin incirlerine Kiminin rengi ak kiminin sarı Ah beni vursalar bir kuş yerine Akşamları gelir incir kuşları Ki ben Mona Roza bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar su kenarında Ki ben Mona Roza bulurum seni Kızgın kızgın bakma yüzüme Roza Henüz dinlemedin benden türküler Benim aşkım uymaz öyle her saza Kızgın kızgın bakma yüzüme Roza Artık inan bana muhacir kızı Dinle ve kabul et itirafımı Bir soğuk bir garip bir mavi sızı Alev alev sardı her tarafımı Artık inan bana muhacir kızı Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Meyveler sabırla olgunlaşırmış Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne Bir tüy ki can verir gülümsesen Bir tüy ki kapalı geceye güne Altın bilezikler o kokulu ten Mona Roza siyah güller ak güller Geyvenin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak Mona Roza siyah güller ak güller |
ÖLÜM VE ÇERÇEVELER Bir lamba yanıyor hafif ve sarı Garip bir yolculuk tren ve geyve Bir hançer bölüyor ah rüyaları Bir rüya bir hançer bir el ve ve ve Lambalar yanıyor hafif ve sarı Lambalar yanıyor hafif ve sarı Gece kar yağacak sabaha kadar Topraktan el kemik çatırtıları Yarı ölüleri bir korku salar Değince bir taşa kafatasları Ölüler ki yalnız tırnakları var Ve yalnız burkulmuş diz kapakları Lambalar yanıyor hafif ve sarı Bir lamba yanıyor hafif ve sarı Esmer delikanlı hatıra ve kan Yeşil gözlü kızın hıçkırıkları Sızıyor bir kapı aralığından Lambalar yanıyor hafif ve sarı Bir lamba yanıyor hafif ve sarı Açıyor ellerini göğe bir kadın Uzuyor uzuyor altın saçlar Uğrunda ölünen güzel kızların Lambalar yanıyor hafif ve sarı Bakıyor ateşe küle böcekler Köpekler parçalar kanaryaları Mektupları bir boz ağaç kurdu yer Baykuşlar ötüyor harabelerde Yanıyor lambalar hafif ve sarı Bir kaza kurşunu bulur her yerde Süvarisiz şaha kalkan atları Bir ruhun ışığı vardır göklerde Lambalar yanıyor hafif ve sarı Ötüyor baykuşlar harabelerde Bir lamba yanıyor hafif ve sarı Hırlıyor yıldırım düşmüş gibi yer Beklerdi arzuyla karanlıkları Anneler babalar erkek kardeşler Ta içinden duyar ani bir ağrı Bir hüzün şarkısı tutturur gider Anneler babalar erkek kardeşler Lambalar yanıyor hafif ve sarı Bir yatak dopdolu bir yatak bomboş Bir hüzün şarkısı tutturur gider Birinci ikinci üçüncü sarhoş Kurşunlar sıkılır göklere doğru Serçe yavruları havada titrer Lambalar yanıyor hafif ve sarı Bir lamba yanıyor hafif ve sarı İnce yelkenleri alıyor yeller Titretir kalpleri ve bayrakları Gemiden toprağa uzanan eller Lambalar yanıyor hafif ve sarı Bir yosun köküne hasret kalacak Gizli hazineler su yılanları İnce yelkenleri alıyor yeller Bir lamba yanıyor hafif ve sarı Beyaz pelerinli hür tayfaları Gemisine bağar siyah kediler Titriyor gönüller ve kara bayrak Bir yosun köküne hasret kalacak Gemiden toprağa uzanan eller Bir lamba yanıyor hafif ve sarı Bir lamba yanıyor hafif ve sarı Garip bir yolculuk tren ve geyve Bölüyor bir hançer ah rüyaları Bir rüya bir hançer bir el ve ve ve Lambalar yanıyor hafif ve sarı |
PİŞMANLIK
VE ÇİLELER Rüzgar eser yağmur yağar tilkiler üşür Bir odun parçası aydınlatır ocağı Annesi ateşin önünde perişan Annesi ateşin içinde hür Rüzgar eser yağmur yağar tilkiler üşür Yağmurlar sırtıyla sırtımın arasındadır Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın Kalbimi bin parçaya böldü bir divane sır Sesi geliyor sesi günahkar çocukların Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın arasındadır Benim de boyum ufak onun da ufaktı Kıvırcık saçlarından öpmediğim için onu Onun doğacak beyaz toprağı Her gece rüyamda avuçlarımı yaktı Benim de boyum ufak onun da ufaktı Benim gözlerim yeşildir onun gözleri kara Ben günah kadar beyazım o tevbe kadar kara Annesinin başı elleri arasında Parmağında aydınlık günlerinden kalan bir yüzük Bir fotoğraf asılıdır duvarda Aynaya geceye maziye dönük Annesinin başı elleri arasında Bir tüfeğin burnu havadadır Ateş almak üzeredir mermisiz Ben bir küçük kızım ben bir deli kızım Siz beni ne anlarsınız siz Bir tüfek ateş almak üzeredir mermisiz Bir saman çöpüne tutunmuş kızların eteğini ben çektim Neyleyim göğsüm Karacadağın sert rüzgarı doldurmuş Annemden ilk sütü geyvede içtim Ankataya Çataldağa bir zindanda gün vurmuş Az kalsın yerine ben ölecektim Bir saman çöpüne tutunmuş kızların Kediler halıları parçalıyor Kırmızı bir ışık düşüyor yere Annenin dizinde derman yok Annenin başı iki parçadır Hükmedemiyor insan ruhuna ateş Hükmedemiyor rüzgar incecik perdelere Kediler halıları parçalıyor Ateşte sarı gül açan saksılar Kızarmış bir ekmek gibi duruyor Kulağıma garip sesler geliyor Kuş yumurtasından çıkan insanlar Ahırda bir ata eğer vuruyor Kulağıma garip sesler geliyor Ben bir şarkı ben bir türküyüm Ben Meryemin yanağındaki tüyüm Beni bir azizin nefesi uçurur Kalbimde Allah'ın elleri durur Cici ayaklarım iplikle bağlı Ben onun sılası kendimin gurbetiyim Ben bir azizin hasreti Ben Meryemin yanağındaki tüyüm Benim gözlerim yeşildir evet onun gözleri kara Ben günah kadar beyazım o tevbe kadar kara Ocak sönüyor ateş kül oluyor Annesinin saçları bembeyaz Annesi saçlarını yoluyor Ateşin içinde gül açar servi büyür ardıç büyür çocuk büyür Ocak sönüyor ateş kül oluyor Annesi ruhumda ruhuma eğiliyor Sineklerin kanadını ısıtan Bir güneş toprağı yarıp çıkacak Kadınlar sansa da yaşadığını Şarkısız kaldıkça yaşamayacak Kadınları şarkılar akrepler aydınlatır Kadınları şarkılar zehirler aydınlatır Artık ben gideceğim ata eğer vuruyorlar Hatıralarımı birer birer yakacağım Entarimi parça parça edip Zehirli kirpilere bırakacağım Beyaz bir kayanın üstüne çıkıp Göğsüme siyah bir gül takacağım Batan güneşe doğru kurşunlar sıkıp Kendimi boşluğa bırakacağım Ayaklarımın altından geçiyor bir deniz Ben bir küçük kızım ben bir deli kızım Siz beni ne anlarsınız siz Artık ben gideceğim atım kişniyor Bir bebek mum istiyor bir ölü şarkı istiyor Ayaklarımın altından geçiyor bir deniz bir deniz Beni onun gözleri çağırıyor duramam duramam Benim gözlerim yeşildir ah onun gözleri kara Ben günah kadar beyazım o tevbe kadar kara |
VE MONA ROZA Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü Ve boğazımı sıktı parmaklar ince uzun Günahkar toprağıma saçından bir tel düştü Sana ne olmuş Roza bir derde tutulmuşsun Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa Her şeyim sizin olsun hep sizin kesik başlar Rüyasında örümcek başlarsa ağlamaya İçine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa Gibi ölüm önünde özbenliğim yavaşlar Öyleyse şu şapkayı atıyorum ırmağa Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır Ve kediler her gece sürünür yastıklara Denizleri bahtiyar eden günler kısalır Satılmayan çiçekler zehirli ve kapkara Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır Bir geyiğin gözleri düşer eriyen kara Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır Ve yalnızlık sigara külü kadar yalnızlık Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi Sana da Mona Roza taş bebeği bıraktık Ellerinde kılçıklı balıkların bir eşi Senin hatıran kadar büyük yeni karanlık Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi Ve yalnızlık sigara külü kadar yalnızlık Bugün yalnızca yağmura tahammül edeceğim Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim İtimat edeceğim şu belalı yağmura Hatıramı ben yaprak yapıp teslim edeceğim Asılmış bir adamın iki eli yağmura Bugün yalnızca yağmura tahammül edeceğim Bir tren ışığına güneşe çekmek seni Ve bir şehir yaratmak ruhundan geyve diye Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni Katıvermek sessizce söylenen bir türküye Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni Ve son vermek bitmeyen bu bitmeyen şarkıya Bir tren ışığına güneşe çekmek seni Sana son en son söz olarak söylemek istiyorum Bir tavus kuşunun içime girdiğini Son en son söz olarak söylemek istiyorum İçime girdiğini tüyünü yolduğunu Son en son söz olarak söylemek istiyorum İçimde tavusların bir bir kaybolduğunu Bana da bir çift ak kanat kaldığını Son en son söz olarak söylemek istiyorum Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara |
|
Yakılmış
suya düşmüş söğüt masalı kısacık saçları
hamarat düşleri umut hanı kelimeler yola düşmüş
ankara-istanbul katarı hınzırlık durağında durmuş
burçak esrik biçmişim saflığında haydut acılardan
sakındığım gözlerinde pırpır yaramaz kelebekler
avlamışım sığınışlar konağında bıraktığım
avunmalar beklemeler çağırmış yanağında kavuşmalar
ağlamış tatlı muhabbet çayda içtiğimiz ürkek
dokunmalar sıcacık simidimiz taze kaynatılmış ıhlamur
gülüşler marazlı alınmalara şifa döktüğümüz düşlerimin
sınırsızlığını kavramış koynundaki engin deniz okyanuslara taşıyor
sevgiyi gemimiz yalnızlık limanlarında ürettiğimiz
uykuda öptüğün yastığı dişlemişim bakaya
gecelerimde seni beklemişim gülüşünde ürküttüğün
haylaz menevişleri ıssız kuytularda içime çekmişim
muştuladı alacalı gelişini şafağı çağıran kuşlar
sevinçleri ayaklandırıp haykırışlar ayaklarına
sedef cıvıltılar serdi sevdan bıçağıyla parça parça
liğme liğme sana vurgun doğranmiş yüreğimi serdi ödünç
verdiğin canı bakışınla dağladım mesul zülfüne
umut atımı bağladım yakılmış köy yeridir şimdi yüreğim
|
|
Unutma
duymak ilk heyecanı genç yüreğinde ellerin kelepçe
ellerim erken açan çiçek bakışlarına vurulmuşum
bak gözlerime gözlerinde durulmuşum oku ilk sayfasıyım
bu kitabın yeni çıkmışım matbaadan çevir sayfalarımı
teker teker ellerin çiçek koksun bakışlarında sevgi
böcekleri yorulunca bir köşeye at beni yıllar sonra
bir daha okursun sevgim senin parçan unutma yitirilmişlikler
mavisinde üşüme sığın yüreğime ayrılıklar birleştirir
uzaklıkları canım bırak yabancı diyarlara uçayım gözlerinde yakaladım acemi
kelebekleri kuş gagasında taşıdım parça parça yalnızlıklarda
biriktirdiğim sevinçleri aç mavi gökyüzünü öpüşlerinde
sevgiler havalandıran kartal olayım unutma ilk heyecan
genç yüreğimde ellerin kelepçe ellerim erken açan çiçek
bakışlarına
vurulmuşum bak gözlerime gözlerinde durulmuşum.
|
|
Kalan
güzelliğini karpuz kokusundan hırsızlamışlar senin
gözlerindeki yeşil hüzün bundan almış başını
gitmiş saçların rüzgarın ıssızlığında çöllerin
kum kokusundan senin kollarınla çekiyorum ağları
senin için balık oluyorum, çırpınıyorum martı
oluyorum, uçuyorum mavisinde gözlerinin kafes kafes bakışlarında
aslan oluyorum uçurumlar kadar yırtıcı işkenceler
kadar yıkıcı yalnızlık sıcaklığın sevgilim seni
ormanlarından koparıp uçurmuslar bir gözlerin yeşil kalmış bir de avuçlarında
çam kokusu sevgilim seni benden koparmışlar geride ben
kalmışım bir de mahzun ayrılıklar korosu
|
|
Yanımda
Olsaydın öpsem kanatırım dudaklarını gecenin yıldızlar
sarhoş olur, düşer sevdalı sulara dolunayda
sevgililer mahzun kalır havalandırır yokluğunu ötbabam
kuşları yitirdiklerim gelip çarpar camlara korkular
yol keser, harami herşey önceden yaşanmış kadar gerçek
bir düdük duyulur açılır gökyüzü, soyunursun gece
hazırdır sevişmeye yanımda olsaydın diye bir türkü
çöreklenir
sensizlik duvarlara çarpar, parçalanır yanımda olsaydın,
olsaydın yanımda sabaha kadar doyum olmazdı kavuşmalara
doğu batı olmuş, kuzey güney, pusulalar fırdöndü iğde
kokulu özlemin odanın orta yerinde sereserpe ben ürkek
ve çekingen serçe ben buğday tanesi sen yerçekimi sen
ayışığı sen çay bardağım, sıcaklığım, canım
sensizliği dişliyor uyuz gece yanında olsam öpsem
kanatırım dudaklarını inan
|
|
İlanı
Aşk ay zincirlenmiş bakişlarina günes yüzü suyu hürmetine
doğmuş yıldızlar pür neşe saçlarına dökülmüş
sabah çiği tenine sevişmelerden birikmiş unuttum
eskimiş oksamaları küf kokulu ıssızlıklarda güneşsiz
zindanlara serpistirmeli dudaklarını şarap-kırmızıya
döküp rakı-kavun içişlemeli koynunda haz yağmurları
biriktirip memelerinde susamalar öpüşlemeli bu yaz buğdaylar
sarartıp teninde sevişmeler yetiştirmeli sen özlemler
saksısına aşk tohumları ek
ben ışıltılı sevda çiçekleri menevişlerim sen
serbetli arzular ısıt göğüslerinde ben dudaklarını
öpüşlerim sen gözlerinden inci-mercan dök ben
yanaklarını bakışlarım sen cıvıltılı oyalar ör
dokunuşlarınla ben ürpertiler gergefine ateşli kavuşmalar nakışlarım
|
|
Teninde
Şimdi sesinin cıvıltıları yayılır ardısıra barışçıl
kelebeklerin kestaneler taşır gözlerinin ışıltısına
haylaz bakışlar şakayıklar uçuşur bala kesmiş göğüs
uçlarında dudaklarını kana boyar, köşe başlarından
artakalan aşklar bilirim, hüzün rüzgarı savurur kırık
düşlerini gümüşlü kavuşmalar kopup fırtınalı
okyanuslardan yanaklarına tuz yüklü dokunuşlar bağışlar
yatağına aldığın o ürkek,
çapkın sığınışlar mutluluğu beklemektedir çimen
kokulu teninde şimdi
|
![]() |