ŞİİRLER  
SARIŞINIM

Sen oturmuşun

Yine o kaldırım taşına

Bende oturdum

Seni seyrediyorum Sarışınım

Elimde çekirdek

Çekirdek yiyorum işte

Ne yapayım be Sarışınım

Çekirdek yemek bahane

Önemli olan orda oturabilmek

Ve seni seyretmek be Sarışınım

Dayanamıyorum be Sarışınım

Hergün seni görsemde

Yinede sana doyamıyorum Sarışınım

Sen beni sevmediğin halde

Hiç bir zaman sevmeyeceğin gibi

Yinede sana Sarışınım sana doyamıyorum

Benim şu kalbim varya

Işte orda kalacaksın

Ne zamana kadar bilmem

Gel kalbime sor

Her şeye o karar veriyor

Yine her zamankigibi

Seviyor seni ilk gün gibi

SARIŞINIM

Akşam oldu

Etrafı bir karanlık kapladı

Ben ise gökyüzünü seyrediyorum

Sensiz göz yaşlarımla

Ay a bakıyorum

Ay gülümsüyor

Yavaştan ay dolunay oluyor

Gökyüzünde bulut yok

Masmavi bir boşluk

Evet Sarışınım

Ben seni böyle bir akşamda

Delicesine sevmiştim be Sarışınım

Sen ise hiç sevmemişin

Şimdi kökyüzünü seyrediyorum

Ay a bakıyorum ayla konuşuyorum

Gökyüzünün o sonsuz

Karanlık maviliğinde

Umutsuzluğa kulaç atıyorum

Ne yapayım be Sarışınım

O sonsuz mavilikte

Her kulaç atışta boğuluyorum

Sensiz tek başıma

Ay a elimi uzaltıyorum

Boğulmaktan ay kurtarıyor beni

Sen ise benim çaresizce çırpınışımı

Seyrediyorsun gözünü kırpmadan

Bir yardım elini uzaltmıyorsun be Sarışınım

Benim o sonsuz dalgalarda

Her batışımda

Sen bana bakmakla yetiniyorsun

Neden be Sarışınım neden

Beni kurtar be Sarışınım

Şu karanlık gecelerde

Gökyüzünün o sonsuz maviliğinde

Sensizliğe kulaç atmaktan

Ve her kulaç atışımda boğulmaktan

Kurtar be Sarışınım kurtar

SARIŞINIM

Ben senin gözlerini sevdim

Güneşten daha parlak olan

O sarı saçlarını sevdim

Ben seni hiç sevmedim Sarışınım

Ben senin o bakışlarını

Her zaman ilk gün gibi

Bana bakmanı sevdim

Ben seni hiç sevmedim Sarışınım

Ben senin ruhunu sevdim

Ben senin bedenini sevdim

Ben senin kalbini sevdim

Ben seni hiç sevmedim Sarışınım

Ben senin beni öldürmeni sevdim

Ben senin beni sevmeyişini sevdim

Ben senin hiç bir erkeğe bakmayışını sevdim

Ben seni hiç sevmedim Sarışınım

Ben senin bana nefretle bakışını

Ve her bakışta beni öldürmeni sevdim

Ben seni ilk bakışta sevdiğim için sevdim

Ben seni hiç sevmedim Sarışınım

Senin bana canıma can veren

O masum ve hırçın bakışlarını sevdim

Ben senin beni sevmediğin halde

Hiç bana bakmayışını sevdim

Ben seni hiç sevmedim Sarışınım

Ben seni bu dünya döndükçe

Kıyamet kopmadıkçada sevmedim

Ben seni sevmek içinde sevmedim

Ben seni hiç sevmedim Sarışınım

Ben seni ben isteseydim

Zaten sevmezdim be Sarışınım

Kim isteyerek acı çekerki

Ben seni ebediyyen

Yüreğim bir kor gibi yanarak

Kalbimle sevdim be Sarışınım

Ben seni hiç sevmedim Sarışınım

Ben seni Sarışınım

Beni seveceksin diyede sevmedim

Ben seni sevdiğim için

Şu kalbim sev dediği için

Yüreğim emrettiği için sevdim

Ben seni hiç sevmedim Sarışınım

 

 

 

 

KÜÇÜĞÜM 
Ben şimdiye kadar 
Hiç kimseye küçüğüm demedim 
Senin kadar hiç kimseyi sevmedim 
Ne kadar sana sinirlensemde 
Seni yinede sevdim be kiçüğüm 
Sen benim dediğimi 
Hiç yapmasanda be küçüğüm 
Her daim beni atlatsanda 
Seni yinede sevdim be kiçüğüm 
Her zaman 
Şu kahpe dünyanın 
Tarafındada olsan 
Beni her gün öldürsende 
Seni yinede sevdim be kiçüğüm 
Sen daha iyi bilirsin 
Bu kaçıncı şiir olduğunu 
Benim ne demek istediğimi 
Sen iyi anlarsın be küçüğüm 
Yine bağırıyorum küçüğüm 
Ne zaman geleceksin 
Geç olmadan gel be küçüğüm 
Gel artık gel küçüğüm 
Benim bedenim toprak olmdan 
Şu kahpe dünya kazanmadan 
Kıyamet kopmdan 
Gel be küçüğüm gel artık 
Eğerki benim vücudum 
Toprak olduktan sonra 
Benim mezarıma gelipte 
O mezarımın üzerinde biten 
O ölümsüz sevgi dolu çiçeklere 
Bir damla su verirsen küçüğüm 
San o zaman düşman olurum 
Ben öldükten sonra 
Mezarımın üzerindeki 
O çiçekleri sulama 
Mezarımın uzağından bile geçme 
Gelme istemem gelme 
Gelme be küçüğüm 
Ben ölünce gelirsen gelme 
Şimdi geleceksen gel 
Yoksa ebediyyen konuşma 
Ağzını kapalı tut 
Anladınmı be küçüğüm anladınmı 
BUSE PERISI

Sen güldürdün beni

Sen öğrettin yüzüme tebessümü

Sen öğrettin gözlerimden kan damlarken

O damlaları mutluk damlalarına dönüştürmeyi

Sen öğrettin buse perisi

Ama buse perisi

Şimdi çektin gittin

Neredesin kiminlesin

Unuttunmu beni unuttunmu

Hiç için sızlamıyormu

O bensiz geçen saniyelerde

Hiçmi beni düşünmüyorsun

Nerdesin be buse perisi

Yoksa başka kişilerimi güldürüyorsun

Ben kıskanırım be buse perisi

Bende başka ilgi göstersen

O kişi abin bile olsa

Içim sızlar be buse perisi

Şimdi sen gaziantep ovalarında

Ne yapıyorsun be buse perisi

Ağlıyormusun gülüyormu

Ne yapıyorsun ne yapıyor

Eğer benim bu feryadımı duyuyorsan

Geri dön be buse perisi

Ben tekrar ağlasamda

Geri dön ne olursa olsun

Ben hepsine razıyım be buse perisi

 

 

SEN KIMKI

Sen kimki gökyüzünün

Yılmaz bekçisi bir kartal

Ben bilki sevgilim

Sana her zaman yenilmeye mahkum

Senin her zaman yiyeceğin bir solucan

Sen kimki dağların kıralısın

En güçlü sana göre sensin

Ben bilki her zamna kaçan

Senin her zaman

Midene yem olacak bir geyik

Sen kimki bir prenses

Ben bilki senin bir kölen

Senin her zaman hor gördüğün

Bir aşk garibiyim sevgilim

Sen kimki bir cellat

Her an insanların

Kellelerini uçuran bir cellat

Ben bilki senin kafamı uçurduğun

Ölümle cezalandırılmış

Bir garibim be sevgilim

Sen kimki sevgilim

O nadir çöllerde yetişmiş

O kurak çöllerde yetişmiş bir gül

Ben bilki senin dikeninim

Sen kimki benim

Karşılıksız yüce aşkımsın

Ben bilki senin aşkının kölesiyim

Ve seni öldüğümde bile

Ruhumla sevecek bir garibim

 
HANI SENINLE

Hani seninle karanlık olunca

O bizim yere gider

Sabahlara kadar seninle

Yıldızları seyrederdik

Hani seninle yıldız tutardık

Vesin tututuğun yıldızla

Benim tutuğum yıldız

Bir birleriyle öpüşürlerdi

O zaman ikimizinde gözleri yaşarırdı

Bu yaş aşkımızın gözyaşıydı

Hani seninle güneş doğunca

O bizim yaşlı çınarın dibine gider

Ve o yeşilliklere otururdum

Ve sen benim dizime yatardın

Hani seninle hayellere dalardık

Hani evlendiğimiz zaman boş ver

Ne oldu o günlere güzelim

Geridemi kaldı yoksa ilerdemi

Nerelere gitti güzelim

Şimdi yoksun sende

Akşamları ben yine aynı yedeyim

Tek başıma yıldız tutuyorum

Ve o yıldız çok uzaklardaki

Bir yıldızla öpüşüyor

Ve o zaman anlıyorumki

Sende uzaklardanda olsa

Beni seviyorsun be güzelim

Uzaklardada olsan kalbimiz bir

Sende unutmamışın beni

Ve uzaklardan sende

Benim gibi bu gece vakti

Bir yıldız tutuyorsun güzelim

Ne yapalım kader utansın

SEVMIYORUM GÜLÜM

Ayrılığımızın kaçıncı günü

Bilmiyorum be gülüm

Ğelmişin bir çarşamba günü

Bende beni görmeye geldin sandım

Yanılmışım gülüm

Beni seviyorsun sanmıştım

Yanılmışım yanılmış hemde çok

Giderken bana inat

Yanında bir erkekle gittin

Işte ben o an

Seni sevmekten vaz geçtim

Ve sana olan bu yüce aşkım

Sana olan sonsuz sevgim

Bir kine dönüştürdün

Ve artık bittin benim için

Ne olursa olsun gülüm

Seni artık sevmiyorum gülüm

Buda sana son şiirim be gülüm

Bittin bittin benim için öldün artık

Sadece geride hatıran ve şiirler kaldı

Seni artık bir zamanlar

Karşılıksız olsa bile sevmiştim diyeceğim

Bittin bittin benim için öldün artık

Seni sevmiyorum artık

Artık her acı bitti be gülüm

SARIŞINIM

Kim sever söyle Sarışınım

Benim kadar seni kim sever

Kimse sevemez be Sarışınım

Kadir kadar kimse seni sevemez

Kim senin için canını verir

Kim senin her hatanı

Yüreğine gömer be Sarışınım

Kadir kadar kimse seni sevemez

Kim karşılıksız bir aşk için

Yanar tutuşur kalbi

Kim Sarışınım senin için yüreksiz gezer

Kim sen sevmediğin halde

Seni deli gibi sevdi

Kadir kadar kimse seni sevemez

Arama uzak diyarlarda

Senin karşında duruyor sevenin

Arama başka erkekleri Sarışınım

Kadir kadar kimse seni sevemez

Kim sana güneşi eline alıp

Yıldızları gökyüzünden toplayıp

Başına kim taç yaptı

Kadir kadar kimse seni sevemez

Yürekten ,kalbinden benim kadar

Kimse sevemez Sarışınım

Benim kaybedecek hiç bir şeyim yok

Çünkü ben seni beni sevmediğin halde sevdim

Anladınmı Sarışınım

Aldanma senin sevdiklerine

Aldanma Sarışınım anladınmı

GÖZLER VARYA

Gözler varya

Bakışan gözler

Ağlayan gözler

Aşkımı anlatan gözler

özler varya

Yılları saniyeye sığdıran

Beyne hükmeden

Bir baktınmı bir daha bakan

Gözler işte senide gözler

Gözler varya

Sana dilimle söyleyemediğim

O yüce aşkımı anlatan

Her şeyi söyleyen

Asla yalan söylemeyen

O gözler işte

Gözler varya

Seni severken ağlayan

Her ağladıkça

Senin aşk gölünü

Dolduran gözler

Gözler varya

Bir saniye gülen

Günlerce ağlayan gözler

Her zaman san bakan gözler

DEGISMEK

Sen, eski sen degilsin artik.

Ben de degistim.

Degismeyen tek sey, degismek...

Bakislarin eskisi gibi mi? Bilmiyorum...

Ya ellerin... Ellerin eskisi gibi mi?

Baskasina mi ait yoksa? Bilmiyorum...

Bana dondugun gunAnlayacagim ki Sen benimdin...

Ve o gunu ne sen biliyorsun Ne de ben...

Bildigim bir sey var ki Sen, eski sen degilsin artik.

Ben de degistim. Degismeyen tek sey, degismek...

BU DA YASAMAK MI?

Senden sonra da yasadim

Buna yasamak denirse, yasadim.

Seni ozleyerek, Seni bekleyerek yasadim...

Senden sonra da guldum

Buna gulmek denirse, guldum. icim kan aglayarak,

Senin gulusunu anarak guldum...

Senden sonra da sevdim

Buna sevmek denirse, sevdim.

Belki yalandi sevgim

Sevdim ama seni sevdigim kadar degil...

GUN OLUR

Gun olur, yaninda istersen beni Bak gokyuzune.

Bir yildiz kayar, Kalbimden kalbine.

Gozlerimiz bulusur O yildizda

Gun olur, yaninda istersen beni

Bir kus ucur Kalbinden kalbime

Ellerimiz bulusur Kusun kanatlarinda

 

 

 

CANIN SAGOLSUN

sesin yok artik, solugun da gelmiyor.

goremedigim gulusun zaten hic yok.

biraraya gelemeden ayrilan dunyada bizden baska yok.

sesini gonder bana, solugunu hissedeyim.

gül bana, gülüşünü gonder, sevincim olsun.

bir ipucu gonder, binbir umudum olsun.

sevgini gonder, dunyalar benim olsun.

eger istemezsen beni, selamini gonder sevdigim.

yalnizca selam... canin sagolsun...

SENSIZLIK

Sensiz olamam sanirdim.

Gozlerinsiz, Ellerinsiz, Sensiz yasayamam sanirdim.

Bir gun sensiz uyandim.

Ne gozlerin, Ne ellerin, Ne sen vardin.

Ne o kalbimi yakan bakislar, Ne o ruhumu saran dokunuslar, Ne o beni sevdigini sandigim sen... Yalniz ben vardim.

Bir de kahrolasi hatiralar...

HERSEY BIR ANDA

Hersey bir anda oldu,

Yagmur bir anda,

Günes bir anda,

Sen bir anda, Sevgi bir anda.

Sevdim seni, Bilemeyecegin kadar cok.

Sevdim seni, Aklinin alamayacagi kadar cok.

Sevdim seni, Hayal edebileceginden cok.

Hayallerimiz vardi ucuk, kacik.

Hayallerimiz mi ucuk kacikti, yoksa biz mi?

Biz mi hataliydik, yoksa onlar mi?

Onlar ki anlamadilar seni.

Bilmediler beni, Seni nasil sevdigimi...

Birini uzaktan bana benzettigin oldu mu hic?

Ya kalbin yerinden firlayacakmis gibi carpti mi o an?

Beni gorebilmek icin yollarini degistirdin mi hic?

Benim olabilecegim yerlere baktin mi?

Beraber gittigimiz yerlere gittiginde Anilar canlandi mi kafanda?

Elele dolastigimiz sokaklarda yururken icini garip bir huzun kapladi mi hic? Konusmak icin cabaladigin oldu mu?

Gururunun esiri oldun mu hic?

Beni hala sevdigini dusundugun oldu mu?

Bana donmeyi dusundun mu hic?

iste yasadiklarimdir bunlar

Sen yaptin mi bunlari bilemem Ama hergun yaptigimdir bunlar...

 

 

SENSİZLİK

Güneş sensiz doğuyor yine Sensiz yakıyor ellerimi.

Ellerim boş, Ellerin uzak.

Gözlerim her an seni arıyor.

Sensiz Ankara'da Gözlerim ıslak, Gözlerin uzak.

Seni düşünüyorum, Gecenin kör karanlığında.

Düşünceler tuzak, Sen bana uzak.

Ve hayaller, Simdi dört bir yanımda.

Yarın bize hayal, Yarın bize uzak.

Yanımda olmasan da, Ellerin, saçlarımda dolaşan rüzgar.

Yanımda olmasan da, Gözlerin, gözlerimi alan güneş.

Yanımda olmasan da, Sesin, kulaklarımda bir fısıltı.

Ama kokun.

Kokunu unutmak üzereyim.

Hadi gel artık inan yetti bu ayrılık.

 

MEVSIMLERI ASKIMIZIN
  1. Kalbimin ilkbahari
  2. Askimiz acmakta olan bir cicek oyle mutluyuz ki hersey toz pembe ve aklimda yalniz sen
  3. Kalbimin yazı Askimiz bir çöl topragi Dudaklarim kuru ve catlak ve aklimda yalniz sen
  4. Kalbimin sonbahari Askimiz sararan bir yaprak Gozlerim sonbahar yagmuru Dur durak bilmeden Yaprak döküyor askimiz acimasizca
  5. Kalbimin kışı Askimiz bitiyor Yagan karlar gibi beyaz, saf ve temiz. Buz tutan kalbime bakiyorum Sen varsin, o ilk halin Hep orada kalacak seni sevdigim o ilk gunlerdeki halin Degismeyen tek sey Buz tutan kalbim Sen degil... Aklimda yoksun artik Dusunmuyorum seni Hatirlamak da istemiyorum... Ben boyle de mutluyum
UNUTMA!

seni unutmam unutamam unutmak da istemem unutmak hatalari tekrarlamaktir... seni unutursam ayni hatalar calar kapimi sonra... sonra yine hayal kirikliklari sonra yine uzuntuler sonra yine ayriliklar dayanmaz bu yuregim dayanmaz bir daha seni unutmam unutamam unutmak da istemem unutmak hatalari tekrarlamaktir... seni unutursam ayni hatalar calar kapimi senden istegim sen de beni unutma... sen de ayni hatalari yapma... unutma... beni unutma.. benim seni unutmadigim gibi

SUÇLUYUM

Seni sevmek..Evet haklısın,kötü kızım. Suçluyum seni sevdiğim için Gece gündüz benim olman için ettiğim dualar Bir gecede olsa,rüyama girmen için

Dilek ağacına bağladığım umutlar Döktüğüm gözyaşları sana olduğu için suçluyum ben...Hep terkedildiğim için İstenmesemde senden kopamadığım. Her türlü sözlere maruz kaldığım Ve sana güvendiğim için suçluyum ben...

Doğru..zaten sen hep doğruyu söylersin Bir çocuk ne anlar sevmekten? Ne anlarki sevgi uğruna ölmekten Ne anlar yaşam nedir,dünya ne? Herşey tozpembedir onun gözünde

Hep umut vardır o küçük yüreğinde... Karanlıkta aydınlık hisseder Olmayacak sevdaya olur der.. Ben de çocuğum ve cezalıyım... cezam sevilmemek Tek suçum ise seni sevmek....

Bende bulduğun benim de aradığımdı sarmaşıp inceldiğimiz o nokta hadi tut elimden gezdir sokaklarını ansızın yakalanan sağnağıma akşam kendini karartırken geliyorsun komşular kimbilir ne diyor günü soyunup beni giyiniyorsun parmakların ışıkları dinlendiriyor gök yüzünü çevir bana gezinsin tutkunun alevden dili uçarken çıkardığın o ses var ya bütün sözcüklerin özeti gibi tanrı bu geceyi korusun

 

 

 

ÖZLEDİM
soğuk gecelerde görev dönüşü
sıcak kollarında bulduğum huzuru
ve ne kadar kötü geçse de günün
sorduğumda gülümsemeni
şimdi yine
soğuk gecelerde görev dönüşlerim var
kapıyı çalsam sanki sen açacaksın
sanki bütün gece uyumamışsın gelmedim diye
bir ara korkmuşsun
bir ara ümitsiz
yağmur şehrindeymişiz gibi nemlenmiş gözlerin
oysa evimin ışıkları sönük
gecelerden daha soğuk yalnızlığın
beyaz formanı ütüleyip koymamışsın
kaç gündür içiyorum böyle hesapsız
kaç gecedir pusularda seni görüyor gibiyim
sana evlenelim dediğim gün
mutluluktan ağladığını
ve düğündeki heyecanını
ve beyaz gelinliğini
hatırlamak bir ibadet gibi her an
ağlıyamıyorsam ölmeyi düşünmeliyim
düşünmedimmi sanıyorsun
kaç kez duydum metalin soğukluğunu şakaklarımda
kaç kez tetiğe uzandı parmaklarım
resminin karşısındaydım her defasında
odamın her köşesine kokun sinmişti
orda yarım bıraktığın bir kitap
orda rujun yanında tüm dokundukların
beyaz kepin yatağın yanıbaşında
tetiğe dokunamadı parmaklarım
ağlayamadım

sana mayına basacağımdan bahsettim mi
kızardın bana
hatta küser konuşmazdın
sana sarılıp öperdim binlerce kez
çocuk gibiydi ellerin
ilk yağmur şehrinde tuttuğum
sonra barışırdık
söz verirdim bir daha anlatmayacağıma
üç gün sonra bir askerim mayına basardı
niye ben basmadım onun yerine diye
oturur ağlardım
oysa senin için
ağlayamadım

özledim
yaslanıp omzuma hastalarını anlatmanı
ve aç kalmamızı yemeği yaktığın için
bir de sırf sevdiğini söylemek için telefon açışını
telefonlarım çalmıyor artık
resmini duvardan indirecek cesaretim yok
her gördüğüm hemşire daha derin yaralar açıyor içimde

doğu'nun dağlarında yine kar vardı ogün
bir takipte vurulmuştum
üçgün kaç gece uyumadın yanıbaşımda
her an ağladın
her an yalvardın benim için Allah'a
sen olmasaydın
belki o kadar sıkı sarılmazdım yaşama
seni sevmesem
başkasını seveceğime sevgisizliği seçerdim

evlendiğimize inanamamış
saatlerce evlilik cüzdanımıza bakmıştık
ve sonraki beş yıl
her anı seninle dolu
o sabah nasıl kırgın kalkmıştık yataktan
birşeyler yalnıştı sanki
beni uğurlarken sanki bir daha görmeyecekmişim gibi öpmüştüm seni
sanki dönmeyecektim o pusudan
sanki binlerce mayın patlayacaktı altımda
ama döndüm
o soğuk gecelerden biri değildi
tüm yıldızlar uyanıktı
oysa o yaralıyı almaya gittiğiniz ambulans dönmedi bir daha
BEYAZ FORMAN
BEYAZ GELİNLİĞİN
BEYAZ KEFENİN
seni özledim....

 

 

ÖZLEDİĞİM BİR ŞEY VAR

Özlediğim bir şey var Hasreti yüreğimde tutuşan.

Bebelerin gülmesi ve yaşlı köy kadınlarının ninnisi gibi

Özlediğim bir şey var, ılık rüzgarların ensemde dolaşıpGöğsüme tırmanması gibi...

Dağların doruğunda sevda türküleri Yar koynunda düş kurmak gibi...Şiir gibi...

Özlediğim bir şey var...

 

 

SEVGİ BAĞLARI

Sevilmeli insan, hem de kusurlariyla sevilmeli.

Zaten onu güzellestiren birazda kusurlari degil mi?

Neye yarardi insanlarin tam mükemmel oldugu dünya.

Sikintisi çekilirmiydi onun, hiç kötülüklerin bilinmedigi yerde iyilikler nasil bilinir ki?

Kusur olmayan çirkinlik bulunmayan ortamda mükemmelin, güzelin ne kiymeti olur?

Zitlarin bayrami degilmi burasi?

Ve zitlarin çocugu degil mi insan?

Sevgi baglari ile simsiki baglamaliyiz kendimizi insana kusurlari sefkat perdesi ile örtmeliyiz daima.

Kusurlu insana sefkat beslemeliyiz, acimaliyiz, sevgi örtümüzle kusatmaliyiz onun her yanini, kusurlari ile basbasa birakmamaliyiz onu. sa kabul görür, iltifat görür bu davranis.

Iyiliklerden hiçbirini, velev çok küçük de olsa küçük görmek dogru degildir asla.

Severler inanalar birbirlerini, sevmeliler birbirlerini.

Baglanmalilar ayni vücudun azalari gibi birbirlerine.

Birinin derdi hepsinin olmali, sevinçler yansimali birbirinin sevinciyle hepsinin içine .

Temizler temizlere yanasir, pisler pislere yanasir, herkes kendisi gibi olanla kaynasir daima.

Inananlar da öyle.

Bu cazibe biraraya getirir kardes yapar insanlari Sevgi delil ister elbet, sevdiginden bitip tükenmeyi gerektirir.

Onun için belasi çoktur sevgi yolunun.

Onlari asmadan sevgiye ulasmak imkansizdir.

Sevgilinin kim olduguna bagli yolun zorlugu.

O’nu sevmek ayri bir paye; fakat onun tarafindan sevilmek daha baska bir mazhariyet.

Ama ölçü su; Sen onu ne kadar seviyorsan, Ondan o kadar karsilik görürsün.

O’nun senin kalbindeki yeri ne kadarsa, sende onun katinda o kadar yere sahipsin.

Evrensellestirmek istiyoruz biz sevgiyi.

Sevgi atmosferi sarsin bütün ülkeleri.

Insanlarin içi sevgiyle dolsun birbirlerine.

O zaman güzel düsünenin güzel gördügünü görecegiz biz de.

Lezzet alacagiz yasadigimiz hayattan.

Kusur görmeyecek o zaman gözlerimiz.

Bosluklari bakislarimiz dolduracak sürekli.

Seytan hissesinin ne kadar büyük oldugunu anlayacagiz islenen kötülüklerde, günahlarda.

Hisse hisse pay edecegiz islenen suçlari.

Nefis,Seytan,Zaaf, Toplum, Aile, Çevre suçlulari arasinda çok az bir hisse kalacak o zaman suçluya.

Affedilebilir oldugunu görecegiz o küçük hissenin.

Affedecegiz o zaman canimiza kast edenleri bile.

Can verecegiz onlara sevgimizle.

 

 

Gözlerinin rengi gibi

Saçlarında kendi renginde

Ama ben ellerini gördüm önce
Toplayan,düzelten onaran ellerini
Dokunduğuna soluk aldıran
Telaşlı,usta sevecen ellerini
Geç anladım ve inandım
Her gün daha çok inanıyorum
Ellerin, güzel işlerin karıncası
Ellerin ellerden bıkmış ellerine sığınmak
Yüzünün rengi gibi
Dudaklarının rengi gibi
Saçlarında kendi renginde
Ama, ben özverini gördüm önce
İçinden ceylan gibi dökülen özverini
Hep koşan, yürümeyi bilmeyen
Hesapsız, gücendirmeyen, saydam özverini

Neye uzansa dirilten
Susan, hüzünlenen, sıcak özverin

Geç anladım ve inandım

Gün gün daha çok inanıyorum

Özverin, güzel işlerin arısı
Özverin, sözcüklerden yılmış kafama barınak
Derinin rengi gibi
Sesinin rengi gibi
Saçlarında kendi renginde
Ama ben, seni gördüm önce
Gülen, yaşayan bilen seni
Körpe bir söğüt dalı gibi çırpınan
Durduğu yere can veren
Gönüllü, duyan seven sesi
Geç anladım ve inandım
Şimdi daha çok inanıyorum
Sen hayatın ablası
Saf olan her şeyin mayası
Sen, eşyalardan usanmış kalbime dayanak
SEVGİLİ ARKADAŞIM BENİM
Sana "sevgili arkadaşım" diyorum
Budur, bizim anladığımız sevdanın tanımı
İşte sana bir aşk şiiri
İçinde "sevgilim"sözcüğü geçmiyorsa
Suçun yarısı senin
Çünkü,ben bize yaraşanların sözcüğünü değil
Kendisini seviyorum senin gibi.

Bu kaçıncı sabah biliyormusun
gözlerim yoruldu.
Düşünmek hayalini
ve uykusuzluk
ve küllük dolusu izmarit
ve havasız odam.
Dünyaya yine düşmanım
bu sensiz kaçıncı yıl
dört mevsim
gece gündüz çile bana.
Sensizlik bana, acılar bana
ve biraz dinlenmek adına
sana haberin olmadan
iyi günler bebeğim
bana senli rüyalar
çekiyorum yorganımı başıma
yatak soğuk ben soğuk
ve sana soluyan nefesim var
donmamak adına
ve artık gelmez oldu
n,
uğramaz oldun düşlerime.
Gel, gel artık rüyalarımın kadını
soğuk yatağıma
at bir sandalye başucuma
ve gözlerimi açacakken kaybol
ki ben alışmışım acılara...

Bir yatak bir yorgan
Seni paylaştığım
Seni yaşayabildiğim tek an
Seni düşlerimde bırakıpta gitmek yokmu
Hiçi yaşamış gibi birşeyle
başbaşayım sensiz odamda
Bir sigara aç karnına
bir tane, bir tane daha.
Artık yorulduğumu anlıyorum
Ayağa kalktığımda kararan gözleri
mden
Sensiz ne yediğim yemeklerin
nede başka birşeyin tadı yok biliyormusun.
Ve içimde deli eden bir yara
Seni bulamamak
Oturmak beklemek seni
Ve aramak bulamamak ellerini
öylesine uzak, karanlıklardasın ki
sana ulaşmak............

Bilsemki seviyorsun
yalan değil bakışların
durabilirmiydim söylesene
Koşarak
Koşarak gelirdim yeminle sana
Bilsemki anlayacaksın beni
açacaksın kalbinin kapılarını
bekleyebilirmiydim söylesene
Kefenimi alır gelirdim yeminle sana

Seviyorum demek
dilimin ucundaki tek korku
ve gururum
mutluluğuma tek engel anlayabilsen

tesellim arasıra
hayalinde olmasaya senle olabildiğim
seni yaşayabildiğim tek an
bir sigara söndürülmüş yüzümde
bir kurşun sıkılmış beynime
yada bile bile zehir içmişim
ne farkeder

anlatamadığım çilelerimin
dermanı sensin
gel artık

 

 

 

Seni sevdiğim günü bilirim
dahası haram bana
bir resim!
gözlerimdesin.
bir beyaz güvercin
bilinmez yolunu kaybetmiş
bir güvercin parmaklıklar arkasında
parmaklıklar zincirli kilitlere tutsak
bakışlarım esir aşamayan duvarı
duvarki ötesinde sen varsın.
se
n varsın çaresizliğime inat.
alabildiğine hür alabildiğine yaşayan
dudaklarım ki kendine küs.
kurur olabildiğine çatlak.
dudaklarınki dudaklarımı unutan
sayısını seninde bilmediğin
günahların senin
dünya yine senin
ben
ben bir boşlukta
yeminlerim
in kurbanıyım
yeminlerimin mahkumuyum
Anlayamazsın!

Anlamı olan birşeyler
Birşeyler yazmak istiyorum
Anlamını yitirdiğim dünyamın sarı sıcağında
Varsayıyorum ellerim ayaklarım bağlı
Çözebileceğimi bir anlasam
Bir anlayabilsem
Sarı dikenler üzerinde koşmak istiyorum
Şuursuz kalmış çırılçıplak ayaklarım
Birşeyler firar etmiş bende, yüreğimde
Birşeylerin izi kalmış benliğimde
yıkılmışlığın ne acı şey olduğunu anladım canım
çaresizliğin beş para etmediğini
Böylemi olmalıydı benim sonum
Yaz sıcağında kurumuş otlar gibiyim
Bir kibrit çaksan yanacak gibiyim
Acıma bir an olsun can deyip canına
Acımayan can deyipte canına
Vur balyozu, çekici
Vur şimdi canım, taşlardan daha katıyım
Kim bilir kim duydu sana olan sevgimi
kim bildi senin benim
hayatım olduğunu
Sen bende sır oldun, el oldun
Ben sende sır oldum, el oldum
El olduk bütün güzel rüyalara.

 

 

 

 

Seninle o günden sonra
Yazmak seni!
Yazmak istiyorum
Senden habersiz kaldığım
Çaresizlik ne demek anladığım
O yaslı günlerden sonra
Yaşadıklarımızın tümüne değil
Yalnızca bir saniyesine
Yüzlerce sayfalık açıklama yapmak
Anlatmak seni!
Anlatmak istiyorum
Seni sana seni kendime
Seni özlemlerde duyurmak
Duyurmak istiyorum!

Bir bakışına dünya varolalı
Geceleri unutup gündüzleri düşlüyorum
Bir öpüşüne dünya varolalı
Bütün pınarlardan kanasıya içiyorum.
İçtikçe susuyorum içim yanıyor
Seninle olmaya öylesine muhtacım ki
Seni sevmek değil yalnız
Bir parçan olmak istiyorum
Bir daha hiç ayrılmamak istiyorum

Sensiz geçen bir saniyem dahi
Ateşlerde yanmaya eş inan ki
Yanıyor durdurulmaz bir akınla
İçim yanıyor, yanardağ misali
Ne rüyalarımda görmek yetiyor seni
Nede delilercesine arzulamak yetiyor
Yanımda olmanı!
Ellerimi tutmanı
Gözlerime bakmanı...
Sevdiğimi biliyorsun ölü
müne
Sevildiğimi bilmek istiyorum

Seni arıyorum kavgalarımda
Açılmış bir sigara paketim var
Birde başlanmamış bir köşede kavgalarıma hazır
Sabaha daha çok var
Erken yatmak gerek artık
Bir uyuyabilsem
Seni göreceğimi bir bilsem
Kutu kutu haplar içerdim
Uyumak pahasına kanlı kavgalar arasında

Yine özledim ulan merhametsiz
Yine kalakaldım
Kolları olmayan kapılar arkasında
Düşüncelernle başbaşa
Solumak bir anda
Damarlarıma denk çekmek seni içime
Bir nefes bir nefes daha
Hasretim sana hasretindeyim
Bu kaçıncı söyleyişim
Boş sayfalara
Ne sana ulaşan
Nede bana bir fayda
Yazılmış eserler
!ah bir de o anlatamadıklarım
Seni arıyorum seni
Kanlı kavgalarım arasında

İsyanla dolu haykırışlarım
Ve avuçlar dolusu kan
Görmek istersen son kez ölüme gel
Ne acılar çekmiş olduğumu göreceksin
Gözlerime ilk baktığın anda
Ki gözlerim açık gitmiştir sana
Ben isyanlarımı halka halka
Sen değil güzelim sen değil
Bende yardım edemem kendime
Ben seni seven kalbime kızmışım
Görmek isters
en eğer son kez
Dokunmak istersen cenazeme gel
Ne bir çiçek ne başka bir şey
İnan düşünmeni bile isteyemem
Ben seni seven kalbime kızmışım
Yayını germiş kinlerim
Ya bir köşede üst baş yırtık
Alkollü yazacaklar otopsi raporuma
Kurşunmu dersin bıçakmı bilmem
Belki öldüğümden bile haberin olmayacak
Kahretsin
Ben sana değil
Seni seven kalbime kızmışım

Sevdadan yana yoksul kalmış gözlerimde
Ay doğmak üzere birazdan
Acı dem vurmuş akşamın erken saatlerinde
Sen yoksun...
Dost diye aradım birilerini
Yalnızım bilsen nasıl üşümüşüm
Hiçbiriniz yoksunuz hiçbiriniz yok
Aylardan sonbahar
Kederime hederler kattım
Yeşilden eser yok kupkuru her yer
Dişlerimi yine bu akşam
Bir başka sıktım yalnızlıktan
Sen yoksun...
Hangi nehir hangi su ve hangi sel
Sürüklüyor beni böyle acılar deryasına
Havada ay doğmak üzere
Bir meçhul yolculuk benimle
Sevdadan yana korkusuz yüreğim
Gidiyorum acılarda dem vurmaya
İçimde isyan içimde heder
Dedim ya
Sen yoksun...
Yalnızım bilsen nasıl üşümüşüm

Kanımsın
Beynimden ayaklarıma kadar
Döşenmişsin sen içime
Ve o dönüşsüz
Tarihten bu yana
Senin için açılıpkapanıyor
Kalbimin kapakçıkları
Yaşıyorsun ve yaşatıyorsun sen
Damarlarım sana atıyor
Boynumda sana tutsaklığım
Çözülmez zincirlerle
Ve
Bileğimde
sensizliğin kilitlediği
Anahtarsız kelepçelerinde
Burnumda hasretini
Ağzımdan nefesini soluyorum
Burnumdan geldi sensiz içtiğim sular
Veremli sevdanın kanıydı ağzımdan boşalan
Gözlerim.
Ya denizin ufukla son bulan noktasında
Ya da yolların tükendiğ
i
Perspektifte dalgın
"Sen çıkıp geleceksin
Tatlı bir gülümseyişle
Ellerini sallayacaksın limana yanaşan
Vapurdan"
Ümidiyle ah o bekleyiş!...
Gözlerimden yağan yağmurlar
Hangi bulutlar ayrılır bilirmisin?
Ağzımdan odama çöken dumanlar
Hangi yerin
yurdun sisi bilirmisin?
Kalbimde durmak bilmeyen o tütüş
Bilirmisin buğulanışımın ifadesini
Deliliklerim bir yana
Geceleyin bir korku basar ince yüreğime
Çatlarcasına seni arzuladığım
Vakitlerde.
İçimde tek bir şeyin
Eksik olduğunu duyumsarım:
caklığın...

Şimdi ölmeli
Tam sevebilmişken
sevilmişken
Ölmeli.
Doruğa çıkmış ihtirasları
Yolda bırakmalı
Hüznü aldatmanın sırasıdır.
Ölmek zamanıdır gün batımı.
Veya seher vakti
Ölmeli.
Ayrılık kanatmadan yüreğimi
Hasret donatmadan bedeni
Yaşayanlara inat
Ölmeli.
Daracık bir odada şiir yazarken
Sigara içerken
Kahve yudumlarken.
Ölmeli
Bir kez.
Yaşları bölmeli
O bilinmezlik yolculuğu
Kapanmadan tüm kapılar
Çökmeden karanlıklar ufkuma
Ayrılıktan bahseden satırlar yazılmadan
Ölmeli.
..

Sabah ile gece kovalıyor birbirini
Sabah ile gece arasında bir alacakaranlığım
Işıklar söndükçe gece sokaklarda
Yalnızlığım katlanır
beklemek işkencesidir.
Ve seni beklemek uykusuz ,sessiz.
Ve betonlar arasında çıldırırcasına
Gözlerin,dilin işkencesidir seni beklemek.
Sanrılarla yaşıyorum senin yerine
Sanrılarla söyleşiyorum
Sanrılarla ısınıyorum
Sanrılarla öpüşüyorum
Sanrılarla yatıyorum
Sanrılar gözlerimde
Gözlerim onlarda
Sanrılar ki yaprak hışıltılarında saklar sesini
Sanrılar ki
telefona bürünür çalar kulağımda
Sanrılar ki yoldan sokaktan geçenin ayak sesleri
Sanrılar ki her çevirişimde gözlerimi kapıya, pencereye
Seni getirirler bana bütün bir gece
Adınsa taht kurdu dilimde, inmiyor.
Kaç gecedim sayıklarım duyan olmaz sesim
i.
İlaçtı hayalin çatlamış gözlerime
Pervasız uçup gitti, rüzgarla dağılan bir sis gibi
Ağır adımlarla yürüyorum bir köşeden ötekine
Vakit;
yıldızlar uykuda
Ay uykuda
Baykuş uykuda
Gece uykuda, gündüz uykuda
Güneş uykuda.
Vakit;
Bilinmezliğin do
lup taştığı bir rüya
Vakit;
Adımlarımla bozulan sessizliğin
Beni ve bütün geçmişimi sorguladığı an
Vakit;
Sonsuz bekleyiş...

Saat iki
Gecenin bir yarısı
Bazen uyku ağırlığında
Bazen çılgın bir deli
Gibi rüzgarlar
Ateş böcekleri, yıldızlar.
Saat iki
Seni düşünürcesine yıldızlar
Seni yaşarcasına rüzgarlar
Ve sen
Aklıma geldikçe
Zaman durur ve geçmez saat ikiler üçler
Seviştikçe bütün saatlerle
Her saat bir an olur
Her an bir ihanet sana
Durulanmış bir kaç hayal
Ve gözümde tüten
bir iki hatıra
sen...
Bilsen bu kaçıncı gece
Kaçıncı saat
Bu kaçıncı hayal boğum boğum tüten
Bilsen bu kaçıncı ihanet sana ve bütün senlere
Saat iki
Uykumu bölen bir kabus
Gibi gir koynuma.
Ve yıldızlar ve rüzgarlar
Ve geceler ve saatler ve zama
n
Yenik düşsün karanlığın başucunda.
Bitmesin
Ne bedenimde alev alev yangınlar
Ne karanlığın ürperişleri titreyişleri
Ne de koyu gözlerinin
Dudaklarımdaki devinimi.
Bitmesin ıslak dudaklarımda
Bitmesin gözlerinin başucunda
Saat gecenin bir yarısı
iki
Ve dönmek anıdır başlangıca
Bir kısır döngüyü yaşarcasına
Seninle...

Düşünceler
O hep beynimi tırmalayan
Bazı geceler
Yalnızlık değil ne korku ne sevgi
Nede acı değil
Beni böyle kahreden
Bazı geceler
Konuşmak zor geliyor
Terliyorum
Anlatamıyorum uzadıkça sözlerim
Ve hiç bir şey anlamadan
Küfrediyorum hayasız
Bazı geceler
Alıp beni uzak
Çok uzak yerlere götürüyor
tarifini yapamadığım bir hayal
Bir resim, alt yazılı film
Anlamıyorum, anlayamıyorum
Ne zaman bitecek bu
Seb
epsiz ceza
Cezası süresi bilinmez eza
Türkçemi kelimelerle zorluoyrum
Birtek şey anlatmak istediğim aslında
Olmuyor yapamıyorum anlatamıyorum...

 

 

 

Ölüm gözlerimde gözyaşım
Sen içime gömmüşsün bir şeyleri
Ağlamaktanda korkuyorsun
Ölümden korktuğun kadar
Yaşamak artık bir bozuk para
Harcarım anasını satayım
Harcarımda parasız kalırım
Ölümsüz kaldığım günlerime inat
dağlara kaçarım
Dağların serin yalnızlığına
Toz toprak gürültü
Kan kokan bu şehirden
Gölgeli kayalıklara sığınırım.
Ben ölürü
m bebeğim bir gün
Sana davetiyeler çıkartıp
Geleceğin o gün
Nöbetçi olurum yollarında
Bağırırım bağırırım
Duyan olmaz, duymasın beni
Ama bir gün gelirsin bana
Beklediğimden habersiz
Soracağim sorulardan habersiz
Ben ölürüm bebeğim bir gün
Zamanım
kalmamıştır artık
Bir kaç satır not bırakmaya
Okuyasın okuyasında
Anlamaya çalışasın
Ama anlamayasın diye.

Resmini gözlerimle
Canlandırıyorum bir kukla gibi.
Seni sevmenin
Senin olmanın yasaklığıyla kıvranıyorum
Yuvasına sürünerek ulaşmaya çalışan bir yılan gibi.
Kıvrılıyorum, sessizliğin verdiği soğuklukla
Delilik buya
Tanrıya yazgımı şikayet etmeye dilim varmıyor
Yasaklar dizilmişse bir bir yolumuza
Topla onları, kucakla
Gün gelirde kalırsa benliğin kararsız
Çek geçmişe süngeri tered
dütsüz
Her geçmiş geleceğin yumağından koparılmış bir hayaldir
Üstüne çöken karanlıkları yararcasına
Haykırıyorum dilimin ucundaki
Boğazımın ağzımla birleştiği yerlerde biriken
Dolup taşmaya yüz tutan hayallerimi.

Seni sevmek günahların, suçların, yasakların
En büyüğü olsa dahi
Kazıyacağım sevdiğimi seni itiraflarıma
Hiç silinmeyecekmişcesine
Tereddütsüz, inkarsız, kuşkusuz yeminler gibi...

Sana gelmeliyim
Sana gelmeliyim ben
Ölüm çok yakınlarımda
Avuçlarımda ceplerimde
Kokumda ölüm var
Ölüm çok yakınlarımda
Sana gelmeliyim ben

Sen varsın ben varım
Yaşamak ve yaşamamak
Ayrım siyah parmaklıklarda
Dünyamı karartan
Özgürlük gece yarısı
Ben sokakta bir çocuk
Elimde sigara sabaha doğru
Korkarak
Kimi an ürpererek
Yürü
yorum bir çocukça.

Sana ihtiyacım var
Anlamalısın
Hayır dersen savaş başlar
Aşkının dilencisi olmuş
Dert çeken bu gönülde
Anla ihtiyacım var sana
Gücüm kalmadı artık
Peşinden koşmaya...

Sana nasıl anlatsam sevgimi
Açmamış bir çiçek gibi ben
Daha daha çok sevmek istiyorum seni
Bir tohum at, at kalbime
Yanayım aşkından, daha da yanayım
Yalanları sil at kalbimden
Dilimden yaşantılarımdan
Gerçeğinle yoğur beni
Yoğur, bir demir gibi döv
Doğru şekilleri ver
Bakıldığında doğru
Konuşulduğ
unda doğru olsun
Yalnız sen olsun içimde
Sen herşeyi anlarsın...

 

 

 

AŞK VE ÇİLELER

Mona Roza siyah güller ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığına

Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi

Seni hatırlatır her zaman bana

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli olur bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne çabuk geçiyor Roza

Saat onikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne çabuk geçiyor Roza

Akşamları gelir incir kuşları

Konarlar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak kiminin sarı

Ah beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar su kenarında

Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kızgın kızgın bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim aşkım uymaz öyle her saza

Kızgın kızgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı

Dinle ve kabul et itirafımı

Bir soğuk bir garip bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı

Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyveler sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne

Bir tüy ki can verir gülümsesen

Bir tüy ki kapalı geceye güne

Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller ak güller

ÖLÜM VE ÇERÇEVELER

Bir lamba yanıyor hafif ve sarı

Garip bir yolculuk tren ve geyve

Bir hançer bölüyor ah rüyaları

Bir rüya bir hançer bir el ve ve ve

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

Gece kar yağacak sabaha kadar

Topraktan el kemik çatırtıları

Yarı ölüleri bir korku salar

Değince bir taşa kafatasları

Ölüler ki yalnız tırnakları var

Ve yalnız burkulmuş diz kapakları

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

Bir lamba yanıyor hafif ve sarı

Esmer delikanlı hatıra ve kan

Yeşil gözlü kızın hıçkırıkları

Sızıyor bir kapı aralığından

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

Bir lamba yanıyor hafif ve sarı

Açıyor ellerini göğe bir kadın

Uzuyor uzuyor altın saçlar

Uğrunda ölünen güzel kızların

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

Bakıyor ateşe küle böcekler

Köpekler parçalar kanaryaları

Mektupları bir boz ağaç kurdu yer

Baykuşlar ötüyor harabelerde

Yanıyor lambalar hafif ve sarı

Bir kaza kurşunu bulur her yerde

Süvarisiz şaha kalkan atları

Bir ruhun ışığı vardır göklerde

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

Ötüyor baykuşlar harabelerde

Bir lamba yanıyor hafif ve sarı

Hırlıyor yıldırım düşmüş gibi yer

Beklerdi arzuyla karanlıkları

Anneler babalar erkek kardeşler

Ta içinden duyar ani bir ağrı

Bir hüzün şarkısı tutturur gider

Anneler babalar erkek kardeşler

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

Bir yatak dopdolu bir yatak bomboş

Bir hüzün şarkısı tutturur gider

Birinci ikinci üçüncü sarhoş

Kurşunlar sıkılır göklere doğru

Serçe yavruları havada titrer

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

Bir lamba yanıyor hafif ve sarı

İnce yelkenleri alıyor yeller

Titretir kalpleri ve bayrakları

Gemiden toprağa uzanan eller

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

Bir yosun köküne hasret kalacak

Gizli hazineler su yılanları

İnce yelkenleri alıyor yeller

Bir lamba yanıyor hafif ve sarı

Beyaz pelerinli hür tayfaları

Gemisine bağar siyah kediler

Titriyor gönüller ve kara bayrak

Bir yosun köküne hasret kalacak

Gemiden toprağa uzanan eller

Bir lamba yanıyor hafif ve sarı

Bir lamba yanıyor hafif ve sarı

Garip bir yolculuk tren ve geyve

Bölüyor bir hançer ah rüyaları

Bir rüya bir hançer bir el ve ve ve

Lambalar yanıyor hafif ve sarı

PİŞMANLIK VE ÇİLELER

Rüzgar eser yağmur yağar tilkiler üşür

Bir odun parçası aydınlatır ocağı

Annesi ateşin önünde perişan

Annesi ateşin içinde hür

Rüzgar eser yağmur yağar tilkiler üşür

Yağmurlar sırtıyla sırtımın arasındadır

Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın

Kalbimi bin parçaya böldü bir divane sır

Sesi geliyor sesi günahkar çocukların

Şarkılar dudaklarıyla dudaklarımın arasındadır

Benim de boyum ufak onun da ufaktı

Kıvırcık saçlarından öpmediğim için onu

Onun doğacak beyaz toprağı

Her gece rüyamda avuçlarımı yaktı

Benim de boyum ufak onun da ufaktı

Benim gözlerim yeşildir onun gözleri kara

Ben günah kadar beyazım o tevbe kadar kara

Annesinin başı elleri arasında

Parmağında aydınlık günlerinden kalan bir yüzük

Bir fotoğraf asılıdır duvarda

Aynaya geceye maziye dönük

Annesinin başı elleri arasında

Bir tüfeğin burnu havadadır

Ateş almak üzeredir mermisiz

Ben bir küçük kızım ben bir deli kızım

Siz beni ne anlarsınız siz

Bir tüfek ateş almak üzeredir mermisiz

Bir saman çöpüne tutunmuş kızların eteğini ben çektim

Neyleyim göğsüm

Karacadağın sert rüzgarı doldurmuş

Annemden ilk sütü geyvede içtim

Ankataya Çataldağa bir zindanda gün vurmuş

Az kalsın yerine ben ölecektim

Bir saman çöpüne tutunmuş kızların

Kediler halıları parçalıyor

Kırmızı bir ışık düşüyor yere

Annenin dizinde derman yok

Annenin başı iki parçadır

Hükmedemiyor insan ruhuna ateş

Hükmedemiyor rüzgar incecik perdelere

Kediler halıları parçalıyor

Ateşte sarı gül açan saksılar

Kızarmış bir ekmek gibi duruyor

Kulağıma garip sesler geliyor

Kuş yumurtasından çıkan insanlar

Ahırda bir ata eğer vuruyor

Kulağıma garip sesler geliyor

Ben bir şarkı ben bir türküyüm

Ben Meryemin yanağındaki tüyüm

Beni bir azizin nefesi uçurur

Kalbimde Allah'ın elleri durur

Cici ayaklarım iplikle bağlı

Ben onun sılası kendimin gurbetiyim

Ben bir azizin hasreti

Ben Meryemin yanağındaki tüyüm

Benim gözlerim yeşildir evet onun gözleri kara

Ben günah kadar beyazım o tevbe kadar kara

Ocak sönüyor ateş kül oluyor

Annesinin saçları bembeyaz

Annesi saçlarını yoluyor

Ateşin içinde gül açar servi büyür ardıç büyür çocuk büyür

Ocak sönüyor ateş kül oluyor

Annesi ruhumda ruhuma eğiliyor

Sineklerin kanadını ısıtan

Bir güneş toprağı yarıp çıkacak

Kadınlar sansa da yaşadığını

Şarkısız kaldıkça yaşamayacak

Kadınları şarkılar akrepler aydınlatır

Kadınları şarkılar zehirler aydınlatır

Artık ben gideceğim ata eğer vuruyorlar

Hatıralarımı birer birer yakacağım

Entarimi parça parça edip

Zehirli kirpilere bırakacağım

Beyaz bir kayanın üstüne çıkıp

Göğsüme siyah bir gül takacağım

Batan güneşe doğru kurşunlar sıkıp

Kendimi boşluğa bırakacağım

Ayaklarımın altından geçiyor bir deniz

Ben bir küçük kızım ben bir deli kızım

Siz beni ne anlarsınız siz

Artık ben gideceğim atım kişniyor

Bir bebek mum istiyor bir ölü şarkı istiyor

Ayaklarımın altından geçiyor bir deniz bir deniz

Beni onun gözleri çağırıyor duramam duramam

Benim gözlerim yeşildir ah onun gözleri kara

Ben günah kadar beyazım o tevbe kadar kara

 

 

 

 

VE MONA ROZA

Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara

Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi

Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara

Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi

Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara

Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi

Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara

Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü

Ve boğazımı sıktı parmaklar ince uzun

Günahkar toprağıma saçından bir tel düştü

Sana ne olmuş Roza bir derde tutulmuşsun

Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti

Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun

Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü

Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa

Her şeyim sizin olsun hep sizin kesik başlar

Rüyasında örümcek başlarsa ağlamaya

İçine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar

Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa

Gibi ölüm önünde özbenliğim yavaşlar

Öyleyse şu şapkayı atıyorum ırmağa

Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır

Ve kediler her gece sürünür yastıklara

Denizleri bahtiyar eden günler kısalır

Satılmayan çiçekler zehirli ve kapkara

Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır

Bir geyiğin gözleri düşer eriyen kara

Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır

Ve yalnızlık sigara külü kadar yalnızlık

Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi

Sana da Mona Roza taş bebeği bıraktık

Ellerinde kılçıklı balıkların bir eşi

Senin hatıran kadar büyük yeni karanlık

Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi

Ve yalnızlık sigara külü kadar yalnızlık

Bugün yalnızca yağmura tahammül edeceğim

Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura

Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim

İtimat edeceğim şu belalı yağmura

Hatıramı ben yaprak yapıp teslim edeceğim

Asılmış bir adamın iki eli yağmura

Bugün yalnızca yağmura tahammül edeceğim

Bir tren ışığına güneşe çekmek seni

Ve bir şehir yaratmak ruhundan geyve diye

Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni

Katıvermek sessizce söylenen bir türküye

Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni

Ve son vermek bitmeyen bu bitmeyen şarkıya

Bir tren ışığına güneşe çekmek seni

Sana son en son söz olarak söylemek istiyorum

Bir tavus kuşunun içime girdiğini

Son en son söz olarak söylemek istiyorum

İçime girdiğini tüyünü yolduğunu

Son en son söz olarak söylemek istiyorum

İçimde tavusların bir bir kaybolduğunu

Bana da bir çift ak kanat kaldığını

Son en son söz olarak söylemek istiyorum

Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara

Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi

Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara

Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi

Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara

Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi

Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara

YAĞMUR DUASI

Ben geleli açmadı gökler

Ya ben bulutları anlamıyorum

Ya bulutlar benden bir şey bekler

Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum

Ben geleli açmadı gökler

Bir yağmur bilirim bir de kaldırım

Biri damla damla alnıma düşer

Diğerinde durup göğe bakarım

Ne şehir ne deniz kokan gemiler

Bir yağmur bilirim bir de kaldırım

Nedende aldanmış bir gece annem

Bir kadın gömleği giydirmiş bana

İşte vuramadı gökler bana gem

Dinmedi içimde kopan fırtına

Nedende aldanmış bir gece annem

Biri çıkmış gibi boş bir mezardan

Ortalıkta ölüm sessizliği var

Bana ne geldiyse geldi yukardan

Bana ne yaptıysa yaptı bulutlar

Biri çıkmış gibi boş bir mezardan

İyi ki bilmiyor kalabalıklar

Yağmura bakmayı cam arkasından

İnsandan insana şükür ki fark var

Birine cennetse birine zindan

İyi ki bilmiyor kalabalıklar

Yağmur duasına çıktıysak dostlar

Bulutlar yarılır gökler açardı

Şimdi ne ihtimal ne de imkan var

Göğe hükmetmekten kolay ne vardı

Yağmur duasına çıktıysak dostlar

KALDIRIMLAR
Sokaktayim, kimsesiz bir sokak ortasinda
Yuruyorum, arkama bakmadan yuruyorum
Yolumun karanliga karisan noktasinda
Sanki beni bekleyen bir hayal goruyorum.

Kara gozler kul rengi bulutlarla kapanik;
Evlerin bacasini kolluyor yildirimlar.
Bu gece yarisinda iki kisi uyanik:
Biri benim, biri de uzayan kaldirimlar

Icimde damla damla bir korku birikiyor;
Saniyorum her sokak basini kesmis devler,
Simsiyah comlarini uzerime dikiyor
Gozleri cikarilmis bir ama gibi evler

Kaldirimlar, istirap cekenlerin annesi
Kaldirimlar, icimde yasamis bir insandir.
Kaldirimlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldirimlar, icimde uzayan bir lisandir.

Bana dusmez can vermek yumusak bir kucakta,
Ben bu kaldirimlarin emzirdigi cocugum.
Aman sabah olmasin bu karanlik sokakta,
Bu karanlik sokakta bitmesin yolculugum

Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin;
Iki yanimdan aksin bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi ac kopekler isitsin;
Yolumda bir tak olsun zulmetten tas kemerler.

Ne isikta gezeyim, ne goze goruneyim;
Gunduzler size kalsin, verin karanliklari.
Islak bir yorgan gibi iyice buruneyim,
Ortun, ustume ortun serin karanliklari.

unutamam seni ......
seni böyle seversem a
sarlar beni,
bir deniz fenerinin söndüğünü görürsün
. evlerine kapanır gemiler
sis basar bütün limanlar?.
seni böyle sevdiğimi bilseler
asarlar beni
yokluğunu anlatırlar önce bir güzel,
dudaklarım, dudaklarım çatlayınca susuzluğuna
sabah beş buçukta ipe
çekerler...
seni böyle sevdiğimi bilemezler,
bilseler de bilemezler.
ay batar, gün doğar, yer oynar yerinden,
duyamazlar, duyamazlar...
terk etmedi sevdan beni karanlıklarda
duvarlara kazdığım şiirimdin sen
ölümlere gidipte geldiğim ranzam
penceremden sü
zülen ışığımdın sen.
unutamam seni
unutamam seni
düşersen bu kavgad
a unutmam seni.
umuduna kurşunları sıksada zulüm
sevdamıza gözyaşları katamaz ölüm
direnip hasrete, direnip gülüm
buluşur dağlarda sevdamız gülüm.
unutamam seni
unutamam seni
düşersen bu
kavgada
unutmam seni...

 

 

 

 

 

Yakılmış suya düşmüş söğüt masalı kısacık saçları hamarat düşleri umut hanı kelimeler yola düşmüş ankara-istanbul katarı hınzırlık durağında durmuş burçak esrik biçmişim saflığında haydut acılardan sakındığım gözlerinde pırpır yaramaz kelebekler avlamışım sığınışlar konağında bıraktığım avunmalar beklemeler çağırmış yanağında kavuşmalar ağlamış tatlı muhabbet çayda içtiğimiz ürkek dokunmalar sıcacık simidimiz taze kaynatılmış ıhlamur gülüşler marazlı alınmalara şifa döktüğümüz düşlerimin sınırsızlığını kavramış koynundaki engin deniz okyanuslara taşıyor sevgiyi gemimiz yalnızlık limanlarında ürettiğimiz uykuda öptüğün yastığı dişlemişim bakaya gecelerimde seni beklemişim gülüşünde ürküttüğün haylaz menevişleri ıssız kuytularda içime çekmişim muştuladı alacalı gelişini şafağı çağıran kuşlar sevinçleri ayaklandırıp haykırışlar ayaklarına sedef cıvıltılar serdi sevdan bıçağıyla parça parça liğme liğme sana vurgun doğranmiş yüreğimi serdi ödünç verdiğin canı bakışınla dağladım mesul zülfüne umut atımı bağladım yakılmış köy yeridir şimdi yüreğim
Unutma duymak ilk heyecanı genç yüreğinde ellerin kelepçe ellerim erken açan çiçek bakışlarına vurulmuşum bak gözlerime gözlerinde durulmuşum oku ilk sayfasıyım bu kitabın yeni çıkmışım matbaadan çevir sayfalarımı teker teker ellerin çiçek koksun bakışlarında sevgi böcekleri yorulunca bir köşeye at beni yıllar sonra bir daha okursun sevgim senin parçan unutma yitirilmişlikler mavisinde üşüme sığın yüreğime ayrılıklar birleştirir uzaklıkları canım bırak yabancı diyarlara uçayım gözlerinde yakaladım acemi kelebekleri kuş gagasında taşıdım parça parça yalnızlıklarda biriktirdiğim sevinçleri aç mavi gökyüzünü öpüşlerinde sevgiler havalandıran kartal olayım unutma ilk heyecan genç yüreğimde ellerin kelepçe ellerim erken açan çiçek bakışlarına vurulmuşum bak gözlerime gözlerinde durulmuşum.
Kalan güzelliğini karpuz kokusundan hırsızlamışlar senin gözlerindeki yeşil hüzün bundan almış başını gitmiş saçların rüzgarın ıssızlığında çöllerin kum kokusundan senin kollarınla çekiyorum ağları senin için balık oluyorum, çırpınıyorum martı oluyorum, uçuyorum mavisinde gözlerinin kafes kafes bakışlarında aslan oluyorum uçurumlar kadar yırtıcı işkenceler kadar yıkıcı yalnızlık sıcaklığın sevgilim seni ormanlarından koparıp uçurmuslar bir gözlerin yeşil kalmış bir de avuçlarında çam kokusu sevgilim seni benden koparmışlar geride ben kalmışım bir de mahzun ayrılıklar korosu
Yanımda Olsaydın öpsem kanatırım dudaklarını gecenin yıldızlar sarhoş olur, düşer sevdalı sulara dolunayda sevgililer mahzun kalır havalandırır yokluğunu ötbabam kuşları yitirdiklerim gelip çarpar camlara korkular yol keser, harami herşey önceden yaşanmış kadar gerçek bir düdük duyulur açılır gökyüzü, soyunursun gece hazırdır sevişmeye yanımda olsaydın diye bir türkü çöreklenir sensizlik duvarlara çarpar, parçalanır yanımda olsaydın, olsaydın yanımda sabaha kadar doyum olmazdı kavuşmalara doğu batı olmuş, kuzey güney, pusulalar fırdöndü iğde kokulu özlemin odanın orta yerinde sereserpe ben ürkek ve çekingen serçe ben buğday tanesi sen yerçekimi sen ayışığı sen çay bardağım, sıcaklığım, canım sensizliği dişliyor uyuz gece yanında olsam öpsem kanatırım dudaklarını inan
İlanı Aşk ay zincirlenmiş bakişlarina günes yüzü suyu hürmetine doğmuş yıldızlar pür neşe saçlarına dökülmüş sabah çiği tenine sevişmelerden birikmiş unuttum eskimiş oksamaları küf kokulu ıssızlıklarda güneşsiz zindanlara serpistirmeli dudaklarını şarap-kırmızıya döküp rakı-kavun içişlemeli koynunda haz yağmurları biriktirip memelerinde susamalar öpüşlemeli bu yaz buğdaylar sarartıp teninde sevişmeler yetiştirmeli sen özlemler saksısına aşk tohumları ek ben ışıltılı sevda çiçekleri menevişlerim sen serbetli arzular ısıt göğüslerinde ben dudaklarını öpüşlerim sen gözlerinden inci-mercan dök ben yanaklarını bakışlarım sen cıvıltılı oyalar ör dokunuşlarınla ben ürpertiler gergefine ateşli kavuşmalar nakışlarım
Teninde Şimdi sesinin cıvıltıları yayılır ardısıra barışçıl kelebeklerin kestaneler taşır gözlerinin ışıltısına haylaz bakışlar şakayıklar uçuşur bala kesmiş göğüs uçlarında dudaklarını kana boyar, köşe başlarından artakalan aşklar bilirim, hüzün rüzgarı savurur kırık düşlerini gümüşlü kavuşmalar kopup fırtınalı okyanuslardan yanaklarına tuz yüklü dokunuşlar bağışlar yatağına aldığın o ürkek, çapkın sığınışlar mutluluğu beklemektedir çimen kokulu teninde şimdi

 

 

Maverick Club Şiirler